Sahip olduğun hastalıklara kulak ver, bunlar vücudunun sana bir mesajı olabilir. Vücut sandığından çok daha akıllıdır. Hatta ona kulak verdiğinde seninle net bir şekilde iletişime geçtiğine bile tanık olabilirsin. Bazen yaşadığın duygusal tıkanmalar fiziksel sağlığına etki ederek yanlış yönde olduğunu anlatır.  Hayatı bir bütün olarak yaşayabilmek için hem vücudun hem de duyguların bir olup sana anlatmaya çalıştıklarına kulak vermek gerekir. Vücudun alarm verdiği her bölge sana anlatmaya çalıştığı duygusal bir mesajdır. Bilimsel çalışmalar da engel yaratan duyguların tanımlanması durumunda hastalığın önüne geçilebileceğini söylüyor. İlgilenenlerin Alice Miller’dan “Beden Asla Yalan Söylemez” kitabını okumasını öneririm. Örneğin boyun ağrısı söylemeye cesaret edemediğin şeyler, diz ve ayak bileklerinin ağrıması gurur ve gerçekleri kabul etme, sırt ağrısı başkalarının sizden beklentileri ile ilgili olabilir. Kin ve öfke bağışıklık sistemini doğrudan etkiler. Yaşadığın hayat, duygusal yolculuğunun bir aynasıdır.

Kanada Concordia Üniversitesi’nden Carsten Wrosh’un, insanların hayatlarındaki öfke durumları ve hayat kalitesi arasındaki ilişkiye yönelik gerçekleştirdiği analiz çalışmasında, öfke ya da kronik kızgınlık sahibi kişilerin bazı kalp problemleri ile karşılaşma ihtimallerinin diğerlerine göre çok daha yüksek olduğunu gösterdi. Düşündüğünün veya hissettiğinin aksi yönünde bir davranış sergilediğinde reddedilmekten, terk edilmekten, eleştirilmekten veya yargılanmaktan daha fazla çekinir hale gelirsin. Kendi içindeki tutarlılığı kaybedersin. Bu, hiçbir zaman değişmeyecek bir gerçektir. Kişi verebileceği en büyük zararı duygusal olarak yalnızca kendine verebilir. Duygusal zararlar da nihayetinde fizyolojik sorunlara dönüşecektir. Hal böyle olunca konuşmak, anlaşmak, önce kendin sonra dünya ile uzlaşmak, dinlemek, anlamak çok daha önemli oluyor. Çünkü üstünü örttüklerinin altında kalırsın. Dile getiremediklerin henüz çözümleyemediklerindir. Söylenemeyen her söz hayal kırıklıklarına dönüşür. Gerçek devrim önce insanın kendi içinden başlar.

İbn-i Rüşd’ün sevdiğim bir sözüdür;

“Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaşam son bulur, içten bir güçle kırılırsa yaşam başlar. Zira sahih dönüşümler hep içten gelir.”