Azra Kohen’in Fi kitabında altını çizdiğim bir cümle vardı. “Vazgeçtiklerim kadar özgürsün.” Bu çift yüzü olan bir cümle gibi gelmiştir bana her zaman. Çünkü aynı zamanda vazgeçtiklerimiz kadar da biz özgürüz. Değer ve anlam çoğu zaman aksi düşünülse de bunu karşısındaki atfedene ve o an‘a aittir. Bu yüzden artık vazgeçilmiş olanın etkisi yoktur artık duygular vazgeçilen üzerindeki hükmünü kaybeder. Ellerimizde sıkı sıkı tutmaya çalıştığımız iplerden biri azalır. Yük hafifler, yeniye yer açılır. Her şey kendi ritminde devinmeye devam eder. Korkulduğu gibi olmaz. Bir yolu bulunur. Gözleri açık olana bir ihtimal daha vardır hep bir köşede sırasını bekler durur. Hayat da zaten seçimler ve vazgeçmelerin, almaların ve vermelerin, kazanmaların ve kaybetmelerin mutlak değer toplamı değil midir. Bu yüzden onlar, ki ben onlara görevini tamamlamış olanlar diyorum. Bir uzay mekiğinin daha yukarı çıkması için her katmanda kopan parçaları gibi ilerlemek için kurtulmak gerekenler, diğer vazgeçilenler kadar özgür, vazgeçilenler hayal ettiğimiz kadar var, insanın hikayesi de kurtulduğu iplerden uzanabildiği yere kadar işte.
