Nilsu Berfin Aktaş 2018 yılında başladığı oyunculuk kariyerine emin adımlarla devam ediyor. Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisinde canlandırdığı Gizem karakteri ile sevenlerinin beğenisini bir kez daha kazanmayı başarıyor. Nilsu’yu ekranda ne kadar enerjik ve dinamik görüyorsanız günlük hayat içerisinde de bir o kadar aynı diyebiliriz. Sete geldiği ilk andan itibaren tüm çalışkanlığı ve enerjisiyle yerinde durmayıp bir çırpıda bitiriyoruz çekimi.

Ceket, Etek, Hümeyra Yılmaz

Gelsin Hayat Bildiği Gibi dizisinde Gizem karakterini canlandırıyorsunuz. Gizem ile kesişen veya zıt düşen anlarınız oldu mu?

Ben, canlandırdığım her karaktere şartlar el verdiği sürece kendimden bir parça katmayı severim. Gizem’de de yapmaya çalıştım bunu. Esprili yönleri var, bazı zor zamanlarında bu yönünü kullanıyor. Dalga geçerek sorunları ciddiye almamaya çalışarak atlatmaya çalışıyor. Ben de öyleyim, onun dışında çok bir benzerliğimiz yok. Zamanla kendine has, farklı bir karakter çıktı ortaya ve her duyguyu yaşadığım bir karakter oldu. Gizem ile zıt düşen yanlarımız oldukça fazla. Örneğin asabi bir kız. Ben de yeri geldiğinde sakinliğimi koruyamayıp gerginleşip bir anda parlayabiliyorum ama Gizem agresif biri pek sakin değil.

Üst, Mysa Moon
Etek, Sos Unlimited
Çizme, Derimod
Takılar, Tophills
Üst, Nocturne
Etek, Outkastpeople, Vakkorama
Çizme, İlvi
Kolye, Bayemeyc
Küpe, Velovis&Co

Gizem okulda popüler bir karakter. Sizin için popüler olma duygusu ne demek?

Evet, Gizem okulda konuşulan, üzerine oyunlar oynanan biri. Bence popülerlik o kadar da iyi değil. Herkesin hakkında bilgi sahibi olmamasına rağmen bir fikri var. Ben de lisede biraz popülerdim. Yani arkadaşlarım öyle söylüyorlardı. Çok da güzel bir duygu değil. Yargılayan gözler hep üzerinizde. Niye yargılandığını da bilmiyorsun. Hakkında ne konuşuyorlar bilmiyorsun ama iyi bir şey olmadığından eminsin. Veya çok yakın arkadaşların bile aslında arkadaşın değilmiş. Sadece sana yakınlarmış. Nereden vuracaklarını daha iyi bilmek için. Zamanla bunu görüyorsun. İnsanlarla aranda bir duvar oluyor ister istemez. Popüler olmak için ekstra bir şey yapmaya da gerek yok. Biraz sessiz kalmak yeterli oluyor. Gizemli bir hava oluşuyor ortamda ve havalı diyorlar. Sette bile hala şu lafı duyuyorum. ‘Biz ilk başta seni çok soğuk buluyorduk. Pek sevmemiştik ama hiç de öyle değilmişsin.’ Bence popüler insanların işi zor, sıradanlık iyidir.

Z kuşağı için popüler dünya bir oyun alanı, siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Popüler dünyayı bir oyun alanı haline getirmişlerse bu çok güzel bir şey. Eğlenmek ve ciddiye almamak lazım. Bu popülerlik sonsuza dek sürmez. Çünkü bugün varız, yarın bir ihtimal yokuz. Bu yüzden anın tadını çıkarıp oyun alanında eğlenmek lazım. Çok ciddiye alırsak yarın bir gün bu popülerlik ya da adı her neyse zamanla azaldığında çok sıkıntı yaşarız. Önemsemeden o sadeliğin sakinliğin tadını çıkartmak lazım. Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. 

Elbise, Alexis, V2K Designers
Küpe, Velovis&Co

2018 yılından itibaren oyunculuk yapıyorsunuz. Bu kadar genç yaşta sektörün size artıları ve eksileri ne oldu?

‘Ah keşke’ diyorum. Daha önce başlasaydım. Eksisini görmedim, artısı çok oldu. Bazı ufak tefek zorlukları var ama eksi olarak görmüyorum. Her gün yeni insanlar tanıyorum. Yaptığım işle gurur duyan, beni seven, tanımadığım ama destek gördüğüm bir sürü insanla karşılaşıyorum. Yakınlarının sana olan saygısı artıyor. Ve bu işi severek yaptığım için çalışmadığım her gün zor geçiyor. Hele üst üste üç, dört gün boş kalınca zorlanıyorum. Set arkadaşlarımla çok eğleniyorum. Onları görmediğim zaman özlüyorum. Zor bir sektör, çok kural var ama bu kurallara sevgiyle uyuyorum. Elimde olsaydı da daha önce atılsaydım bu sektöre ama ondan öncesinde de bu işe sahip olabilmek için çok çalıştım. Çok çalışmak, uyumadan uğraşmak, strese girmek. Hiç kilo alamıyordum mesela stresten ve uykusuzluktan. ‘Acaba olacak mı?’ diye beklemekten. Ama onlar bile güzeldi. O zamanlar hedefe ulaşmamış olsam bile o yolda yürümek, o hedef için çalışmak bile beni besliyordu.

Yoğun tempolu çalışma takviminiz var. Bu yoğun tempo ve hayattan kendinizi çekip her şeyden herkesten uzak kaldığınız zamanlarınız oluyor mu? Genellikle bu zamanlarda neler yaparsınız?

Çok nadir de olsa kimse olmasın, yapayalnız durup, müzik dinleyip kahve içip, kimseyle konuşma zorunluluğumun olmadığı, hazırlanmak zorunda olmadığım, bir yerlere yetişme zorunluluğunun olmadığı bir gün yaşamak istiyorum. Ne hissettiğimi merak ediyorum. Durup düşünmek, bakmak istiyorum. Kendimize ayırdığımız ve iç dünyamıza döndüğümüz çok az zamanımız var. Bu yüzden bir gün durup düşünmek, iç dünyama dönmek, neler hissettiğimi anlamak ve kendimi hissetmek bana iyi geliyor. Ormanı, ağaçları çok severim. Hatta şimdi oturduğum ev ormanın içinde diyebiliriz. Tüm sorumlulukları bir kenara bırakıp yürüyorum sadece. Yürürken konuşuyorum, düşünüyorum, müzik dinliyorum, kimsenin telefonunu açmıyorum. O, bana ait bir an çünkü. O zamana denk gelen biri olursa bana ulaşması çok zor diyebiliriz. Tek başıma olmadığım zamanlarda arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Evcimen olduğum için ya onların evine gidiyorum ya da kendi evime davet ediyorum. Uzun uzun sohbet ediyoruz. Dedikodu seanslarımız var. Ya da birbirimizin ilk işlerini açıp izliyoruz. Birbirimize gülüp dalga geçiyoruz. Gayet keyifli zamanlar geçiriyoruz ama çalışmayı daha çok seviyorum.

Üst, Basakla
Ceket, Pantolon, İlayda Karakuş
Takılar, Tophills

FOTOĞRAF / PHOTOGRAPHY: BARAN ALTINDAĞ

FOTOĞRAF ASİSTANLARI / PHOTOGRAPHY ASSISTANT: MEHMET KURT, YUSUF KOÇ

STYLING: SEDA SOLMAZ

STYLING ASİSTANI / STYLING ASSISTANT: NEHİR TÜKENMEZ

SAÇ / HAIR: BATUHAN SANCAR

MAKYAJ / MAKE UP: BEDİRHAN AYDIN