Cihan Şimşek’i son dönemde Atv ekranlarında yayınlanan Kardeşlerim dizisindeki Oğulcan karakteri ile tanıyoruz. Oyunculuk serüvenine küçük yaşta başlayan Cihan, samimi, sıcak kanlı ve dinamik haliyle enerjisini hiç kaybetmeyenlerden. Sete girdiği ilk andan itibaren setinde enerjisini aynı doğrultuda yükselten Cihan ile geçmişten günümüze sektördeki 17 yılının birikimini ve deneyim dolu yıllarını konuşuyoruz.

Atlet, Editöre Ait
Pantolon, Aldique
Takı, Caleo Jewellery
Ayakkabı, Elle Shoes

2021 yılından itibaren Kardeşlerim dizisinde Oğulcan rolünü canlandırıyorsunuz. Senaryo ilk elinize geçtiğinde Onurcan ile kesiştiğiniz noktalar oldu mu?
Bana göre bu benim tasarladığım bir şey değil ancak ilk bakışta düşündüğüm zaman ikimizin de en belirgin özelliği merhamet ve sıcakkanlı olması.
Kadro olarak oldukça güçlü ve kalabalık bir kadroya sahipsiniz ve zaman zaman tüm karakterler birbiriyle bağlantılı hale geliyor. Siz senaryodaki bu bağlılığı ve olay örgüsünü nasıl buluyorsunuz?
Üç senedir devam etmemizin en önemli noktalarından biri bu. Çünkü bütün karakterler bir zincir halinde ve zincirin başına etki eden şey zincirin sonunu da etkiliyor. Bununla beraber hem karakterler hem hikâye büyük bir ivme kazanıyor. Senaryomuzun keyifli noktalarından biride bu.

Ayakkabı, Massimo Dutti
Uzun süreli işlerde genelde oyuncular tükenmişlik hissettiği zamanlar oluyor. Sizin hiç böyle hissettiğiniz bir an oldu mu?
Tabii, çok uzun zamanlı bir iş olduğu için ara ara bunu hissediyorum. Ama oynadığım karakter ve hikâye beni bu durumdan hemen çıkarabiliyor. Çünkü Oğulcan çok hareketli ve sürekli başına bir şey gelen bir karakter. Bu yüzdende böyle tükenmişlik hissettiğim zaman oradan çıkmam çok kolay oluyor.
Sette unutamadığınız bir anınız var mı?
Bir gün bir sahne de şok geçirip uzunca konuştuğum bir bölüm vardı. Ve o gün hiç konuşasım yoktu. Kimseye söylemeden o kısım geldiğinde bayılıp kendimi yere attım. Hem cümlelerden kurtuldum hem de çok komik oldu. Ekipçe çok eğlenmiştik.

Takı, Caleo Jewellery
Sneakers, Nike
Artık beyaz ekrandaki işleri de dijital platformdan izleyen bir kitle var. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Her mecranın kendine özgü bir seyirci kitlesi olması çok güzel bir şey. Bu tarz mecraların olması da üretkenlik açısından ve seyirci bulma açısından yelpazemizi geliştirdiğini düşünüyorum. Başka platformlarda keyifle takip ettiğim ve takdir ettiğim bir sürü iş var.
Sizce beyaz ekran yavaş yavaş dijital dünyaya teslim oluyor diyebilir miyiz?
Kesinlikle diyemeyiz. İkisi birlikte yürüyen dinamikte, biri olmazsa diğeri olmaz gibi düşünebiliriz. Ama aynı anda birbirlerine çok faydalı olduğunu söyleyebiliriz.
Yakın zamanda sizi dijital bir projede görecek miyiz?
Şu an öncelikle kafamdaki ilk hedef kardeşlerim projesini hakkıyla sonlandırmak. Önceliğim şu anda bulunduğum iş zaten. Başka bir proje yapmaya vaktim yok. Haftanın 6 günü çalışıyorum. Ama belki yazın dinlenmek yerine çok hoşuma giden bir proje olursa değerlendirmek isterim.

Almanya doğumlu biri olarak zaman zaman geri dönme isteği veya özlediğiniz oluyor mu?
Almanya doğumluyum ama yaşama şansım olmadı. Birçok kere gidip geldiğim oldu. Güzel bir ülke ama hiçbir zaman geri dönme gibi bir düşünce aklıma gelmedi. Çünkü Ben burada ülkemde Türkiye’de olmaktan işimi burada icra etmekten çok mutluyum.
Yoğun temponuzda kendinizle baş başa kaldığınızda neler yapıyorsunuz?
Gerçekten çok çalışıyoruz. Ve kendime ayıracağım vakit çok kısıtlı oluyor. Aynı zamanda programlama konusunda sıkıntılarım var. Bu konuda da imdadıma tabii ki de eşim yetişiyor.
RÖPORTAJ / INTERVİEW: TİMUR CAN ERSOY
FOTOĞRAF / PHOTOGRAPHY: MERT SEVER
STYLING: SEDA SOLMAZ
SAÇ / HAIR & MAKYAJ / MAKE UP: MESUT ÖZUZUN
SAÇ & MAKYAJ ASİSTANI / HAIR & MAKE UP ASSISTANT: RUKİYE YILDIRIM
MEKAN / LOCATION: MÖVENPICK HOTEL ISTANBUL BOSPHORUS