Her ne kadar Türkiye gözünden birçok ön yargıya sahip olduğumuz fakat bir o kadar da yakın olduğumuz bir kültür; Gürcistan. Bazılarımız için hala Sovyet, bazılarımız için ucuz teknolojik alet veya bazılarımız için sadece kimlik kartımızla birlikte gidebileceğimiz bir tatil durağı. Fakat günümüz Türkiye’sinde 3 milyon vatandaşımızın ise memleketi. Tüm bu önyargılarının ötesinde, bu yazımda size aktarmak istediğim, kadim bir tarım ulusunun yuvası olan Gürcistan.
Seyahatimi planlamadan önce gideceğim restoranları, ikinci el dükkanları, barları incelesem de nasıl yemekler ile karşılaşacağımdan bir haberdim. Fakat tüm bu mekanların en büyük ortak noktası, derme çatmanın eşsiz estetikliğiydi. Türkiye gibi kentsel dönüşüm ile tarihine küsmeye programlanmış bir ülkeden gelen herkes için bir o kadar şaşırtıcı bir durum. Alışa geldiğimiz; devasa neon tabelalı restoranlar, kayan yazılar, örnek yemeklerin sergilendiği vitrinler sokağa yayılmış masalar. Bunların hiçbirini lokal restoran, cafe veya barda rastlamayacaksınız. Hatta bu saydığım şeylerden birine sahip bir yer görürseniz, kaçın! Orada lokal hiçbir yemek veya insan bulamayacaksınız.
İlk durak, Nikolozi
Özgürlük Meydanına yakınlığıyla öne çıkan Nikolozi; ne kadar merkezi bir konumda olsa bile akşam saatlerinde bulmakta çok zorlabilirsiniz. Aydınlatmanın olmadığı sokakta ve duvara yaslanmış beyaz tahtaya yazılan Nikolozi yazısını gördüğünüzde birkaç basamak merdiven inmeniz gerekiyor. Kapıyı aralarken çekinmeyin, temkinli hissetmenize sebep verecek bu yolculuk sonrası mutlu sohbetlerin olduğu beş masa göreceksiniz. Anne ve kızının işlettiği bu restoranda da bir de dört patili çocukları size eşlik edecek.
Türk Restoranlarındaki gibi garsonun önerileri üzerine yemek seçemeyeceğinizi şimdiden söylemek isterim. Çünkü bir A4 kağıdına tükenmez kalemle yazılmış menü, adisyon kâğıdı ve kalem masanıza bırakılacak sadece. Merak etmeyin menü Latin alfabesi ile yazılsa da içerikleri hakkında pek bir bilgi yok. Bu bilinmezliğin sonu için endişelenmenize gerek de yok. Her şey o kadar lezzetli ve tatmin edici ki aklınız söylemediklerinizde kalabilir.
Başlangıç olarak tercihimiz; Kharhco Çorbası ve Chakapuli Çorbası oldu. Ana yemek için ise, Objukhuzi ve Lobiani’yi tercih ettik. Alkolsüz içeceklerin dışında sadece ev şarabı sunan Nikolozi’yi ziyaret ettiğimizde Gürcü Semi-Sweet şarabıyla tanışmadığımız için tercihimizi Dry Red şaraptan yana kullandık.
Pasanauri
Özgürlük Meydanına bağlanan Giorgi Leonidze Caddesi üzerinde yer alan Pasanauri’yi bulmak diğer restoranlara kıyasla çok daha kolay. Tiflisli arkadaşımızın tavsiyesi üzerine gittiğimiz Pasanauri’yi biraz turistik bulabilirsiniz. Ne zaman gelirseniz gelin sıra olduğunu öğrendiğimiz restoranda sirkülasyon o kadar hızlı ki sadece on beş dakika bekledik. Pasanauri de denemediğimiz tüm Gürcistan yemeklerini denemeye yemin ettik.
Başlangıç olarak, Yeşil Kharcho Çorbası söyledik. Khinkali için birçok çeşit sunan restoranda bizim tercihimiz, Pasanauri spesiyali, etli ve peynirli seçenekleriydi. Birçok Khachapuri çeşidinin arasında görüntüsü itibariyle en dikkatimi çeken Adjarian Khachapuri sipariş ediyorum. Gürcistan’a özgü üzümden yapılan bir içki olan Cha-Cha’yı rahatlıkla Pasanauri’de deneyebilirsiniz.
Shumi Wine
Meidan Bazar’ın çevresinde birçok tarihi Gürcü, Ermeni Ortodoks kilisesini ve hatta Sinagogu gezdikten sonra soluklanmak için Shuimi Wine’ı tercih ediyoruz. Genç ve iyi derece İngilizce bilen garsonlar yüzlerce şarap içinde zevkimize uygun şarabı bulmamız için mutlulukla tanıtıyorlar ve sunuyorlar. Lokal bir marka olan IBERIA’nın şarap evi olan Shuimi’de de bir şeyler atıştırmanızda mümkün. İlk kadehimizi Gürcistan’a özgü yıllandırma tekniği olan meşe fıçı ile toprak altında yıllandırılan Saperavi üzümü ile yapılan Dry şaraptan yana kullanıyoruz. Keskin ama bir o kadarda aromatik olarak zengin bir şarabı yudumlarken, tadım konusunda yardımcı olan garsona Semi-Sweet şarabın bu kadar kolay ulaşılabiliyor olmasına ne kadar şaşırdığımızı paylaşıyoruz. Türkiye’de çok da popüler olmayan Semi-Sweet şarabın aslında Gürcistan da çok popüler olmadığını Sovyet döneminden beri Rus vatandaşların çokça tercih etmesinden kaynaklı olduğunu bizimle paylaşıyor. Bu bilgi sonrası, ikinci kadehimizi Semi-Sweet şarap olan Kindzmarauli’yi tercih ediyoruz. Yudumunuzu ağzınızda biraz beklettiğinizde tatlı şarabın tüm tat reseptörlerinizi sardığını hissedeceksiniz. Bu tat harmanı ile tanıştıktan sonra tüm şarap zevkinizi tekrardan düşünmek durumunda kalabilirsiniz.